roman cümlesi

"İnsan hayatı, okunması gerekli kitapların yanında çok, ama çok kısadır. İyi bir okuyucunun okuyabileceği kitap sayısı iki, üç bini geçmez. Bu nedenle asla rastgele okumamalıyız. Ben kitap değil, yazar okuyun derim." (Mehmet Eroğlu)

5 Ekim 2012 Cuma

Mehmet Eroğlu: ''Kitap değil, yazar okuyun''


"İnsan hayatı, okunması gerekli kitapların yanında çok, ama çok kısadır. Bu nedenle asla rastgele okumamalıyız" Yazdığı romanlarla geniş kitlelerin ilgisini çeken Mehmet Eroğlu, şu sıralarda "Rojin" adlı romanını yazmakla meşgul. "Rojin", Eroğlu’nun beş yıldır üzerinde çalıştığı "Fay Kırığı" üçlemesinin son kitabı. Üçlemenin ilk kitabı "Mehmet", Mart 2009’da; "Emine", Eylül 2011'de yayımlanmıştı.

Mehmet Eroğlu ile önce üçlemeyle ilgili konuşuyoruz: “Üçleme, Mehmet adlı kahramanının öyküsüne paralel olarak ülkenin son otuz yılını mercek altına alıyor diyebiliriz. Biliyorsunuz, ülkemiz son otuz yılda üç ana fay hattıyla birbirinden ayrılmış bir görüntü vermekte ve bu hatların iki tarafında kalanların çatışmalarıyla alabora olmakta. Bu üç hattı şöyle tanımlayabiliriz: Zengin-yoksul, Laik- Müslüman ve Türk-Kürt.”

Serinin ikinci kitabı "Emine / Fay Kırığı -2"
"Fay Kırığı 3", "Rojin"de, Güneydoğu Anadolu’da 30 yıldır süren savaşa, savaşan insana ve hâlâ süren insanlık trajedilerine eğildiğini söyleyen yazar, kitabın 2013 yılının sonbaharında yayına hazır olacağını belirtiyor.

Mehmet Eroğlu, okumaya, çocukken serüven kitapları okuyarak başlamış. Okuma isteğini tutkuya dönüştüren bir diğer etken ise atlaslara bakma merakıymış. “Coğrafya, astronomi merakı ya da serüven tutkusu insanı mutlaka yazmaya götürür,” diyen yazar, kitap okumanın yaşamımıza olan katkılarını şöyle anlatıyor: “Her insanın, doğumundan ölümüne kadar süren, kısa ya da uzun bir ömrü vardır. Bunu hepimiz biliriz. Ama herkesin bir hayatı yoktur. Bir hayatımızın olmasını istiyorsak, önce onu edinmeliyiz. Hayat, biyolojik bir zorunluluğu yaşamaktan öte, yaptıklarımızın toplamıdır. İşte, eğer bir hayat edinmek istiyorsak ya da edindiğimiz bu hayatın figüranı olmak istemiyorsak, mutlaka okumalıyız. Hayatı romanlardan öğrenenler birkaç adım öne çıkarlar. Okumak edebiyat diye alın- bize yaşamak istediğimiz hayatlar aramağan eder. Öte yandan, bana sorarsanız, eğer bir insan yüz birimse, eğitimi bunun yalnızca yüzde onunu verir insana. İnsanın yüzde doksanı, sonradan edindikleridir. Okumak, işte burada devreye girer. Okumak, en az yatırımla en çok getiri sağlayan bir eylemdir de. Öte yandan, eğer yazmak istiyorsanız, okumak olmazsa olmaz bir önşarttır. Yazmak, ancak okumakla mümkün olur.

Tabii bu durumda çok dikkatli olmak gerekiyor. İnsan hayatı, okunması gerekli kitapların yanında çok, ama çok kısadır. İyi bir okuyucunun okuyabileceği kitap sayısı iki, üç bini geçmez. Bu nedenle asla rastgele okumamalıyız. 'Listelerde bu var', 'arkadaşım tavsiye etti', 'herkes okuyor' gibi nedenlerden yola çıkarak okumamak gerekir. Rastgele okumak, abur cubur yemeğe benzer. Okumaya mutlaka klasiklerden başlamalı ve kendimizi ilgilendiren temaları ele alan yazarları bu yoldan keşfetmeliyiz. Özetlemek gerekirse, kitap değil, yazar okuyun derim.”

Ve sıra en zor soruya geliyor. Eroğlu’nun etkilendiği, beğendiği, okunmasını istediği ilk beş roman: “Onca roman ve yazar arasında böyle bir ayrım yapmak çok zor. Ama hep, 'Ben insanları "Tatar Çölü"nü okuyanlar ve okumayanlar diye ikiye ayırırım,' dediğime göre, ilk kitap Dino Buzzati’nin bu romanı olmalı. İkinci olarak herkese klasikleri öneririm. Klasikler okunmadan yola çıkmamak gerekir. Üçüncü sırada, belki Marguerite Yourcenar’ın "Hadriaunus’un Anıları" olabilir. Dördüncü olarak tüm Joseph Conrad romanları. Beşinci sıraya, Romain Gary’nin 'Cennetin Kökleri’ni alayım.”

Mehmet Eroğlu’ndan daha uzun bir söyleşi sözü alıp umutla ve sevgiyle ayrılıyoruz yanından…

Orhan Tüleylioğlu - Milliyet Sanat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder